Yarı köpek bir anneyle kurt bir babadan dünyaya gelen
Beyaz Diş'in hikâyesidir bu.
Zeki ve kurnaz bu boz renkli yavru ne denli sevgi dolu ve sevecen olsa da
Yaban'ın onun için planladığı hayatta
iyiye ve güzele dair hiçbir şeye yer yoktur.
Açlıkla ve yalnızlıkla dolu yaşamının her anında
mücadele etmek zorunda kalır; sığınabileceği birini bulamayınca
kendi türü de dâhil tüm canlılara olan güvenini yitirir.
Sevmenin ve sevilmenin ne olduğunu çoktan unutup
artık yolun sonuna yaklaştığını düşünmeye başlamışken
kader kalan hayatını ona çektirdiği tüm eziyetlerin kefaretini ödercesine
şefkat dolu bir insanın ellerine bırakır. Ne var ki Beyaz Diş göreceklerini
görmüş, yaşayacaklarını yaşamıştır. Bu saatten sonra evcilleşmek, vahşi
doğada hayatta kalmak kadar kolay olmayacaktır.
Jack London Beyaz Diş'te belki de edebiyat tarihinin en gerçekçi,
en canlı karakterlerinden birini yaratırken sevgi, sadakat, güven, merhamet,
nefret gibi birçok duyguyu sorgulatmayı başarıyor.